Son günlerde ülkemizin birçok bölgesinde etkili olan zirai don, tarım sektörü için büyük bir tehdit oluşturdu. Özellikle bahar aylarının gelmesiyle birlikte filizlenen ürünler, ani hava değişimleri nedeniyle beklenmedik bir zararla karşı karşıya kaldı. Zirai donun etkisi, sebze ve meyve üretiminde ciddi kayıplara yol açarken, çiftçiler ve üreticiler zor günler geçiriyor. Peki, bu durumun sebepleri neler? Üreticiler için alınabilecek önlemler nelerdir? İşte ayrıntılar.
Zirai don, tarım alanında şiddetli soğuk havaların etkisiyle bitkilerin maddenin sıvı halden katı hale geçmesi sürecidir. Özellikle yaz aylarına yaklaşırken, gece ve gündüz sıcaklıkları arasında oluşan aşırı farklar, don olaylarının meydana gelmesine sebep olabilir. Bu durum, yeni açan yapraklar, çiçekler ve meyveler üzerinde olumsuz etkilere yol açarak, tarımsal üretimde kayıplara neden olur. Bilhassa yer altı sıcaklıklarının belirgin bir şekilde düşmesi, zirai don olaylarının artmasına sebep olan en önemli faktörler arasında yer almaktadır.
Bu yıl, Türkiye'nin Batı ve Orta Anadolu bölgelerinde etkili olan zirai don, özellikle sebze ve meyve üretiminde büyük zararlara yol açtı. Üreticiler, hasat dönemi yaklaşırken, mahsullerinin büyük bir kısmını kaybetme riski ile karşı karşıya kaldı. Ülkedeki özellikle seracılık yapan çiftçiler, don olaylarından en çok etkilenen kesim oldu. Son dönemde yaşanan iklim değişikliği ve düşen hava sıcaklıkları, bu felaketi kaçınılmaz hale getirdi.
Don felaketi, sadece buğday ve arpa gibi tahılları değil, aynı zamanda meyve ağaçlarını ve sebzeleri de etkiledi. Özellikle çilek, kiraz, erik ve badem gibi sulu meyveler don olayından olumsuz etkilendi. Çiftçiler, donun getirdiği kayıplar nedeniyle büyük bir maddi zarara uğradı. Daha önce belirli bir kazanç hedefleyen üreticiler şimdi ciddi bir belirsizlik içerisinde. Don nedeniyle yeni sezonda ürünlerini satamayan çiftçiler, tek bir kış gecesi içinde tüm emeklerinin heba olduğunu hissediyor. Ekonomik kaybın yanı sıra çiftçilerin motivasyonu ve psikolojik durumu da olumsuz etkileniyor. Uzmanlar, bu tür hava olaylarının çiftçilerin iş güvencesini tehdit ettiğini ve tarım sektörünün geleceği için tehlike oluşturduğunu belirtiyor.
Diğer yandan, çiftçilerin don felaketi sonrası devletten ve tarımsal destek kuruluşlarından yardım talep ettiği biliniyor. İlgili kurumlar, bazı destek programları ve sigorta seçenekleri için çalışmalarını hızlandırmakta. Ancak bu önlemler, don felaketi sonrası beklenmedik zararların boyutunu tamamen karşılamaya yetmiyor. Çiftçilerin, anız ve toprağın işlenmesi gibi uzun dönem etkileri de göz önünde bulundurulduğunda, zorlu bir kış mevsimi geçirme riski taşıdığı görülüyor.
Son olarak, bu tür doğal afetlerin her zaman için tarım sektöründe yer aldığını unutmamak gerekiyor. Çiftçilerin gelecek yıllarda daha dayanıklı ürünler yetiştirmeye yönelmeleri, iklim değişikliğine adapte olma çabaları ve çeşitli bitki örtülerine geçiş, bu tür olayların etkisini azaltacaktır. Tarımda sürdürülebilirlik ve çevre sürdürülebilirliği konularında eğitimler ve destek programları, üreticilerin zorlu hava koşullarına karşı dirençli hale gelmesinde kritik bir rol oynayabilir.
Gelecek sezonlara umutla bakmak isteyen üreticilerin yaşadığı zorluklar göz önünde bulundurulduğunda, politika yapıcılarının ve uzmanların çözüm yolları konusunda daha fazla çalışması gerektiği açıkça görülüyor. Tarım alanında yaşanan bu tür olumsuzluklar, sadece üreticileri değil, aynı zamanda tüketicileri de dolaylı olarak etkileyerek gıda fiyatlarına yansıyan artışlar meydana getirebilir. Bu nedenle, zirai don gibi doğal afetlerin yanında, bu afetlere karşı önlemler almak her zamankinden daha önemli hale geliyor.