İstanbul ve Ankara’da, İstanbul Büyükşehir Belediye Başkanı Ekrem İmamoğlu’na destek vermek amacıyla düzenlenen eylemler, öğrencilerin haklarını savunma hedefini taşıdı. Eylemler, gençlerin akademik geleceği üzerinde olumsuz etkiler yaratan diploma iptalleri ve son dönemde yaşanan gözaltılara karşı bir tepki olarak öne çıktı. Eğitimde yaşanan bu sıkıntıların, gençlerin özgürlüklerini kısıtladığına inanan öğrenciler, seslerini duyurmak için sokakları doldurdu.
İstanbul’un çeşitli üniversitelerinden gelen öğrenci grupları, Beyoğlu’nda bir araya gelerek, diploma iptalleri ve gözaltılarla ilgili endişelerini dile getirdi. “Eğitim hakkımız engellenemez” yazılı pankartlar açan öğrenciler, yapılan uygulamaların haksız olduğunu belirttiler. Ankara’da ise, benzer bir eylem MEB önünde gerçekleşti. Buradaki öğrenciler, ilgili taleplerini dile getirerek, İmamoğlu'nun liderliğinde bir değişim sürecinin gerekliliğini vurguladılar. Hem İstanbul'daki hem de Ankara'daki protestolarda, eğitimde yaşanan adaletsizliklere dikkat çekildi.
Son dönemde, söz konusu diploma iptalleri ve gözaltı uygulamaları, pek çok gencin eğitim hayatını olumsuz etkileyen bir durum haline geldi. Öğrenciler, devletin baskıcı politikalarına karşı çıkarken, sosyal medyada da destek buldu. #EğitimHakkıİçinSavaş sloganıyla birçok sosyal medya kullanıcısı, eyleme destek sıralarını hızlıca artırdı. Öğrencilerin talepleri ise, özgür bir eğitim sistemi ve adil değerlendirmelerin yapılması üzerine yoğunlaştı. Eğitim hakkının evrensel bir hak olduğunun altını çizen aktivistler, bu tür baskıcı uygulamaların demokrasiyle çeliştiğini vurguladılar.
İmamoğlu’ya destek vermek amacıyla düzenlenen bu eylemlerin yalnızca bir başlangıç olduğunu düşünen öğrenciler, kamuoyunun dikkatini çekmek amacıyla daha fazla etkinlik düzenlemeyi planlıyor. Öğrenciler, yaşamlarını şekillendiren bu haklarını koruma konusunda kararlılık gösterirken, toplumsal dayanışmanın önemine de değindiler. İmamoğlu’nun liderliğinde gerçekleşen bu hareketin, benzeri eylemlerin ateşleyicisi olacağı düşünülüyor.
Bazı üniversite rektörleri ve akademisyenler de bu eylemlere destekte bulunarak, gençlerin haklarını savunma çağrılarına katıldılar. Eğitimin bir hak olduğunu belirten akademisyenler, herhangi bir öğrencinin bu gibi keyfî uygulamalarla mağdur olmasının kabul edilemez olduğunu ifade ettiler. "Eğitimde adalet, gençlerin geleceği için hayati öneme sahip" vurgusu yapıldı.
Eylemlerin sona ermesinin ardından, sosyal medya üzerinden gelen destek yağmuru, öğrencilere moral oldu. “Birlikte güçlüyüz” mesajını veren gençler, geleceklerinde söz sahibi olma arzusunu ifade eden çeşitli projeler geliştirdiklerini açıkladılar. Öğrenciler, ilerde daha organize bir şekilde haklarını savunmaya devam edeceklerinin sinyalini verdiler. Eylemlere olan ilginin artması, toplumda gençlerin sesinin ne kadar önemli olduğunu bir kez daha gösterdi.
Sonuç olarak, İstanbul ve Ankara'daki bu eylemler, sadece İmamoğlu'na destek vermekten çok, öğrencilerin demokrasi ve eğitim hakları konusundaki duruşlarını güçlü bir şekilde ifade etmeleri için bir fırsat oldu. Çoğunluğunu gençlerin oluşturduğu bu hareketin, başarıya ulaşması için dikkat çeken birkaç noktaya daha odaklanmak gerekli. Eğitim alanındaki bu adaletsizliklerin sona ermesi için toplum olarak bir araya gelinmesi gerektiği gerçeği, gençleri harekete geçiren önemli bir motivasyon kaynağı oldu. Öğrencilerin taleplerine kulak vermenin ve bu konuda adım atmanın, gelecekteki demokratik vasat için ne kadar önemli olduğunu unutmamak gerekiyor.