FETÖ’cü suikast timinin 2016 yılında gerçekleştirdiği darbe girişiminin bir parçası olarak bilinen o korkunç gece, hala hafızalardan silinmedi. Özellikle, suikast timinin saldırdığı otelin duvarları, o anların izlerini taşımaya devam ediyor. Geçmişte yaşanan travmanın etkileri, oteli ziyaret edenlerin yüzlerinde endişe ve tedirginlik olarak yansırken, o gecenin tanıkları, duydukları sesleri ve yaşadıkları dehşeti hâlâ unutamıyor. Otelin boşalan odaları ve hüzünlü atmosferi, FETÖ’cülerin planlarını gerçekleştirirken nasıl bir kaos ortamı oluşturduğunu gözler önüne seriyor.
O gece otel, sadece bir konaklama yeri olmanın ötesinde, düşünülmedik olayların merkez üssü haline gelmişti. Misafirler, o gece yaşananları farklı açılardan anlatıyor. Bir ziyaretçi, “İlk başta patlama sesleri duyduğumuzda ne olduğuna anlam veremedik. Hemen odalarımıza saklandık. Kalbim hızlı çarpıyordu, sanki mermiler her an kapımıza gelecek gibiydi” sözleriyle o geceki paniği dile getiriyor. Diğer bir misafir ise, “Otelin güvenli olduğuna inanmıştık ama o gecenin getirdiği korku, bizi derinden etkiledi. Tüm akşama kadar yerimizi değiştirmeye cesaret edemedik” diyor. Bu ifadeler, o gecenin yalnızca bir güvenlik açığı değil, aynı zamanda insan psikolojisi üzerinde yarattığı derin travmanın da bir yansıması.
Yaşananların üstünden yıllar geçmesine rağmen, otelin yönetimi bu travmayı nasıl aşacaklarına dair hala çözüm arayışında. Otel sahibi, “Her gün bu duvarlar içinde yaşananlar aklımdan çıkmıyor. Mümkün olan her adımı atıyoruz ama şimdi bile otelimizde pek çok kişi, o geceye dair hislerine hâlâ hakim olamıyor” diyor. Otelin yeniden hayata dönmesi için yapılan yenilikler, çoğu zaman geçmişin karanlık izlerini örtmekte yetersiz kalıyor. Misafirlerin güven hissetmesi için çeşitli güvenlik önlemleri alındı, fakat insanların zihnindeki korkular hâlâ güçlü bir şekilde varlığını sürdürüyor.
Bu süreçte otelin psikolojik danışmanlık hizmetlerine yönelmesi, misafirlerin ve çalışanların stress ve travmalarını azaltmak için bir adım niteliği taşıyor. Ancak tüm bunlara rağmen, sadık müştelerini geri kazanmak için çaba sarf eden otel yönetimi, geçmişin yükünü taşımak zorunda kalıyor. “Bir otel olarak, sadece konaklama değil, aynı zamanda insanların psikolojik durumlarına saygı duymamız gerektiğine inanıyoruz. İşimizi yaparken geçmişle yüzleşip, insanlara güven vermek bizim sorumluluğumuz” açıklamasını yapıyorlar.
Sonuç olarak, FETÖ'cü suikast timinin saldırdığı oteldeki izler yalnızca fiziksel değil, aynı zamanda manevi bir yük olarak da kalmaya devam ediyor. Zamanla bu yüklerin hafiflemesi beklenirken, güvenin yeniden tesis edilmesi için mücadele etmeye devam ediyorlar. Gelecekte yaşanacak her durum, geçmişin yaralarını nasıl sardığımızla ve nasıl bir toplum oluşturmak istediğimizle şekillenecek. O gece yaşananların izleri, hem otelde hem de insanların hafızalarında yıllarca daha silinmeyecek gibi görünüyor.